29 Eylül 2020 Salı

Henry kissinger - diplomasi

 Amerika’nın

kendi değerlerine göre en iyi şekilde kendi ülkesinde demokrasiyi kusursuz

hale getirip, böylece insanlığın geri kalanı için bir ışıldak olarak hizmet edebileceği

görüşüdür, ikincisi ise, Amerika’nın değerlerinin, ülkeye, bunları bütün

dünyaya yayma yükümlülüğü getirdiği görüşüdür.


...dünya gerçekten barış istiyorsa, Amerikan ahlaki reçetelerini uygulamasının

şart olduğuna olan inancını güçlendirmek olmuştur.


Thomas Paine şöyle yazıyor: “Savaş, eski

yapıda bir hükümet etme sistemi olduğundan, ulusların birbirine karşı beslediği

düşmanlık duygusu, hükümetlerinin politikalarının sistemin ruhunu ayakta

tutmak için uyandırdığı bir düşmanlıktan başka bir şey değildir... Yanlış bir

hükümet sistemi tarafından insanlar birbirine düşman hale getirilmediği sürece,

insan insanın düşmanı değildir.”7


Amerika’nın genişleme arzusu ile Amerika’nın Avrupa’ya göre daha saf ve

ilkeli bir ülke olduğu konusundaki inancı hiçbir zaman çalışmamıştır. Genişlemesini

bir dış politika sorunu olarak görmediğinden, Birleşik Devletler gücünü

Kızılderililer, Meksika ve Teksas üzerinde rahatlıkla ve hiçbir vicdan

rahatsızlığı duymadan kullanmıştır. Özetlersek, bir ceviz kabuğu içindeki Birleşik

Devletler’in dış politikası, bir dış politikaya sahip olmamaktı

28 Eylül 2020 Pazartesi

Ümit özdağ- istihbarat teorisi

 İsrail askeri istihbaratının komutanı

olan Eli Zeria 1973 Arap-İsrail Savaşı'ndan kısa bir süre önce

yaptığı değerlendirmede, Arapların saldırı ihtimalini "% 45", saldırmama

ihtimalini "% 55" olarak değerlendirmiş ve İsrail hükümetinin

"bir Arap saldırısı olacak mı?" sorusuna kesin bir cevap vermemiştir.

Ancak bilindiği gibi, Mısır ve Suriye orduları, İsrail ordusuna saldırmış

ve İsrail, Arap saldırısına büyük ölçüde hazırlıksız yakalanmıştır. 44


Osmanlı i�tlhb􀞙ratı Venedik'te barut

fabrikasında gerçekleşen bir patlama sonucunda Venedik savaş

filosunun imha olduğu haberini alır ve Venedik'e bir ültimatom verir.

Oysa, Osmanlı filosunun kendisine saidıracağını anlayan Venedik,

patlamada sadece dört gemi kaybetmiştir. Venedik, Avrupa'nın diğer

devletlerinden de aldığı destek ile Osmanlı filosunu 1571'de İnebahtı'da

büyük bir mağlubiyete uğratır.45


Tufandan

sonra Hz. Nuh'un güvercin yollayarak suların çekilip çekilmediğini

araştırması dahi bazı araştırmacılar tarafından modern anlamda istihbarat

olarak yorumlanmaktadır.


Eski Ahit'te Hz. Musa 12 adamım, Mısır'ı terk ettikten sonra, kavminin

yerleşik düzene geçebileceği bir yer bulmaları amacı ile Filistin'e

yollar ve şöyle der: "Gidin görün ülkenin nasıl bir yer olduğunu,

orada yaşayan insanların güçlü mü, çok mu olduklarını. Gidin görün

yaşadıkları ülke zor mu, kolay mı? Şehirlerinin savunması zayıf mı

yoksa iyi mi tahkim edilmiş? Toprak çorak mı, verimli mi? Ağaç var mı,

yok mu?"53

Hz. Musa'nın bir peygamber değil, bir komutan veya devlet adamı

olarak sorduğu sorular esasen stratejik İstihbaratın bütün unsurlarını

içermektedir. Ülkenin coğrafyası, halkın nitelik ve niceliği, askeri coğrafyası,

ekonomik durumu, araştırılması istenen konular olarak karşımıza

çıkmaktadır. Her bir Yahudi kabilesini temsilen seçilen 12 casus

gidip bilgileri toplayıp gelmişlerdir. Getirdikleri bilgiler bir toplantıda

ileri gelenler tarafından değerlendirilmiştir. Kamuya açık yapılan

bu değerlendirme sonucunda Yahudiler arasında düşmanın çok güçlü

olduğu inancı ile panik çıkmış, Yahudileri Filistin'e götürerneyen Hz.

Musa, kavmi ile birlikte 40 yıl çölde kalmayı tercih etmiştir.


Hz. Yusuf, Filistin'den Mısır'a yiyecek temin

etmek için gelmiş olan kardeşlerini casuslukla suçlar. Hz Musa'nın

ölümünden sonra yerine geçen Hz. Harun da Filistin'e iki casus yollamıştır.

Bu iki casustan alınan bilgilere dayanılarak Yahudiler Filistin' e

saldırmışlar, ancak iki Yahudi casusa yardımcı olan kadının evine

dokunulmamıştır. Bir CIA yayını olan "Studies in Intelligence" adlı

çalışmada bu iki olay karşılaştırılmış, Hz Musa'nın yolladığı casusların

geri döndüklerinde açıklamalarını kamuya açık yapmaları amatörce

bulunmuş, öte yandan Joshua' nın geri gelen iki casusu gizlice dinlemesinin

profesyonelce olduğu yorumu yapılmıştır.


Kuran-ı Kerim'de de istihbarat anlamında yorumlanacak ayetler

vardır. Örneğin Kehf Suresi 19. ve 20. ayetlerde "Böylece biz, birbirlerine

sorsunlar diye onları uyandırdık İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız"?

dedi. (Bir kısmı) "Bir gün, ya da bir günden az", dediler. (Diğerleri

de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi

siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından)

hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık

getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir

kimseye sakın sezdirmesin. Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya

taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da

bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz." denilmektedir.


M. Ö. SOO'lerde yaşayan Çinli general Sun Tzu da Savaş Sanatı (Ping

fa) adlı eserinde İstihbaratı iki anlamda, faaliyet ve bilgi olarak ayrı

ayrı tanımlamıştır. Bilgi olarak istihbarat, Sun Tzu'ya göre, "Bir hükümdarı

veya iyi bir generali başarıya, fethe ve büyük işler yapmaya

götüren, geleceği görmesidir." Faaliyet olarak istihbarat konusunda

ise Sun Tzu, "Geleceği görmek denilen şey ruhlardan, kamlardan, geçmişteki

olaylar ile yapıJim karşılaştırmalardan veya hesaplamala,rdan

çıkarılmaz. O, düşmanın içinde bulunduğu durumu bilen insanlardan

elde edilmelidir" demektedir. ss


Sun Tzu, yüz ons gümüş karşılığı alınan bilginin savaşta on bin yaşamı

kurtaracağını söyler. Tzu' ya göre, kendisini ve düşmanını tanıyan

komutan yüz savaşa girmekten bile korkmaz. Kendisini bilen ama

düşmanını tanımayan bir komutan ise bir savaşı kazanır diğerlerini

kaybeder. Ancak kendisini ve düşmanını tanımayan ise aptaldır ve her

savaşı kaybedecektir.56

Stratejik istihbarat sadece eski Mısır, İbrani toplumu ile eski Çin'de

değil, eski Hint ve Pers imparatorluğunda da M. Ö. 4.-7. yüzyıllar arasında

farklı doktrinel kavramsallaştırmalar çerçevesinde uygulanmıştır.

Hindistan'da Maurya döneminde kutsal Hindu metinlerinde evren

ve devletin yönetiminin ancak düzgün bir şekilde yapılacak gözlem,

istihbarat ile mümkün olduğu kaydedilmektedir _s?

Çin'de ise M. Ö. 7. ve 3. yüzyıllar arasında krallığı, birbirleri ile çarpışan

devletleri Çin İmparatorluğu çatısı altında birleştirdikten sonra,

Konfiçyusçu ideolojiye dayanan ve karşı-istihbarat mantığı ile kurulmuş

bir devlet oluşturmuştur.58 Büyük İskenders9 ve Hannibal60 gibi

büyük askeri liderler Sun Tzu'yu haklı çıkaracak şekilde çok etkili

casusluk şebekeleri oluşturmuşlardır.

Çok erken tarihlerde yetkinleşen Çin istihbarat ve psikolojik savaş

mekanizmasının başlıca hedefinin Türkler olduğunu söylemek abartılı

olmayacaktır. Çünkü, varlığını devlet yapısı ve milli kimliğini değiştirmeden

sürdürmeyi başarmış olan bu iki milletin Asya'nın içindeki

rekabetinin tarihi M.Ö. 2000'lere kadar geri gitmektedir. Örneğin bir

Türk boyu olan Topalar, Büyük Hun İmparatorluğu'nun kurulmasından

takriben 300 sene önce Çin istihbarat ve psikolojik harp yöntemlerine

yenilerek Çinlileşmiş ve yok olmuşlardır.6ı


Türklerde İstihbarata değişik dönemlerde farklı ölçülerde önem

verilmiştir. Örneğin 1 1 . yüzyılda Büyük Selçuklu İmparatorluğu yönetiminde

İstihbaratın önemi konusunda farklı yorumlar olduğu Fars

kültürünün taşıyıcısı olana Büyük Vezir Nizamülmülk'ün "Siyasetname"

adlı kitabından anlaşılmaktadır. Nizamülmülk, "Her tarafa tacir,

seyyah, sufi, ilaç satan ziy kıyafetinde casuslar gitmeli ve ne işitirlerse

haber getirmelidirler. Çok vakit olur ki, valiler, mukataa erbabı, memurin

ve umera isyan ve muhalefete meyleder ve padişah hakkında

fenalık ister ve sufi fikirde bulunur. Casus gelip haber verince hernan

padişah atma biner ve askerini sevk eder" demektedir.63 Nizamülmülk,

İstihbarata büyük önem verilmesi gerektiğini ileri sürerken, Alp

Arslan'ın bu karşı çıktığı anlaşılmaktadır.64


bir istihbarat sisteminin sağladığı imkanları en iyi değerlendiren

yöneticidir. Cengiz Han, modern İstihbaratın bir parçası olan psikolojik

savaşın etkisini keşfetmiş ve yetiştirdiği özel psikolojik savaşçılarla

düşmanın moral gücünü yok etmiştir.65 L. B. Hart, Cengiz Han'ın seferlerini

değerlendirirken şöyle demektedir: "Ölçü ve nitelik, baskın ve

hareket kabiliyeti, stratejik ve taktik alanlardaki dalaylı tutum bakımından

Moğol seferleri tarihteki hangi harekat ile mukayese edilir ise

edilsin onlara eşit veya üstündür" demektedir.66 Bu sonucun ortaya

çıkmasında Cengiz Han'ın istihbarat ve İstihbaratın bir parçası olan

psikolojik savaş taktiklerini􀹭 büyük etkisi olmuştur


Osmanlı Devletinin büyümesi döneminde İstihbaratın çok önem

kazandığı görülmektedir.Bu dönemde kolonizatör Türk dervişleri,

Anadolu ve Balkanlarda Türk istihbarat ve psikolojik savaş ağının

temelini oluşturmuşlardır. Akıncı sınıfı ise dönemin özel kuvvetleri

olarak sadece bir askeri güç değil, aynı zamanda etkin bir istihbarat ve

örtülü operasyon gücü olmuştur. Akıncı ordusu 27 Ekim 1595'de Tuna

Nehri kıyısında Yerköyün'de Rusçuk Köprüsü muharebesinde geri

çekilen Türk Ordusunu korumak için savaşırken tamamen yok olmuştur.

Bu sınıf bir daha oluşturulamayınca Avrupa'da Türk istihbarat ve

örtülü operasyon ağı çok ağır bir darbe yemiştir.6s


1990'1ı yılların başında polis istihbarat

alanının dışında ve stratejik istihbarat düzeyinde CIA ve diğer Amerikan

istihbarat örgütleri tarafından izlenıneye başlanan bir süreç olmuştur.

Hatta sadece El Kaide'yi izlemek amacı ile Clinton birçok

Amerikan istihbarat örgütünün imkan ve yeteneğini bir araya getirerek

bir özel birim oluşturmuştur. Ancak buna rağmen El Kaide'nin 1 1

Eylül'ü gerçekleştirmesi, eğer saldırının arkasında ileri sürüldüğü gibi

bir komplo yok ise, Amerikan istihbaratının iflası anlamına gelmiştir.

l06 106 Melvin A. Goodmanl "9/11.: The Failure of Strategic Intelligence��, Intelligence and

National Security, Vol. 18 No 4, Kış 2003, s.59-71.


Türkiye ı 990'ların başında Kafkasya ve Orta

Asya (Batı Türkistan) bölgelerinde açık bir etkinlik politikası izlemeye

başladığı zaman Batılı ve Doğulu istihbarat servislerinin yaptığı ilk

analizlerden birisi, Türkiye'nin böyle bir politika izlemek için yeterli

ekonomik kaynağı olup olmadığını araştırmak olmuştur.

Öte yandan 1990'larda C IA uyduları Çin'in tahıl ekimi yapılan

alanlarında yeraltı sularının seviyesinin azaldığını tespit etmişlerdir.

Bunun üzerine yapılan analizlerden Çin'de tahıl üretiminin azalacağı

ve Pekin'in azalan kadar tahılı dünya piyasalarından almak üzere

devreye gireceği ve bunun da dünya tahıl fiyatlarını artıracağı tespiti

CIA tarafından yapılmıştır.


2025 yılında Batı

Avrupa'da nüfusun %22.4'ü 65 yaş ve üzerinde olacaktır. Bu veriden

hareketle Avrupa'da geleceğe yönelik ekonomik, askeri ve politik analizler

yapabilir. Örneğin, nüfusun %22.4'ünün 65 yaş üstü olması,

çalışan nüfusun emekli nüfusu desteklemesinin zorlaştığı bir yapı

anlamına gelir. 2050'de AB, 75 milyon göçmene ihtiyaç duyacaktır. Bu

veri Avrupa Birliği ordularının yapısı ile ilgili bilgi üretmeye yardımcı

olacak bir veridir.164 Öte yandan Türkiye'nin AB tam üyesi olması ve

Türkiye ile AB'nin diğer ülkelerinde mevcut nüfus artışının devam

etmesi durumunda her dört AB vatandaşından birisinin Türk olacağını

belirten Helmut Schmith, Türkiye'nin AB tam üyeliğine bu gerekçe ile

karşı çıkmaktadır.ı6s


Doğu Türkistan'ı işgale hazırlanan Japon ordusu 30.000 askerini

bir tören ile Müslümaniığa geçirmiş ve Doğu Türkistan'a kurtarıcı

niteliğinde bir ordu olarak girmeyi tasarlamıştır. Bu hareket Doğu

Türkistan'daki Müslüman halka yönelik psikolojik operasyondur ve

temelinde halkın inançlarının tanınması vardır. Irak'ta ABD operasyonuna

destek vermek üzere bulunan Güney Kore askerlerinin bir bölümü

lrak'a yollanmadan önce Müslüman olmuşlardır. Bu da Araplarla

iyi ilişki kurmak için yapılan bir psikolojik operasyondur


Sosyolojik istihbaratın mükemmel örneklerinden birisi Albay Narvelle

B. De Atkine tarafından ve Arap ordularının neden başarılı olamadıklarını

inceleyen "Why Arabs Lose Wars?" başlıklı incelemedir.

Araştırmada Arap ordularındaki yapılanma, a) kültürün rolü, b) bilgi

güçtür, c) eğitim sorunu, d) subay ve askere karşı, e) karar verme ve

sorumluluk, f) müşterek harekat, g) güvenlik ve paranoya, h) güvenlik

hususunda kayıtsızlık başlıkları altında incelenmiştir.

Araplar, Avrupa'da şövalye geleneğinden gelen yüz yüze çarpışma

yerine ağırlıklı olarak aldatma ve hile üzerine kurulu bir savaşma

geleneğine bağlıdırlar. Bundan dolayı modern orduların askerlerinin

sahip olması gereken düşman ateşi altında ölüme yürürken ortak

hareket etme yeteneğine sahip değildirler. Ayrıca Arap ordularındaki

komuta kadrolarının muhabere yeteneği yeterli değildir ve aşırı merkezileşmiş,

inisiyatifi öldüren, bilginin maniple edilmesi ve genç subayların

liderliklerinin öldürülmesine dayanan bu sistem Arap kültüründen

kaynaklanmaktadır.

Bilginin güç olduğunu bilen Arap subaylar bilgiyi paylaşınayıp tekellerinde

tutmakta ve vazgeçilmez olmaya çalışmaktadır. Bu tavır

bilginin yaygınlaşmasını engellemektedir. Eğitim sistemi ise kurallar

dışında düşünmeyi yasaklayan yaratıcı düşünceyi engelleyen bir yapıya

sahiptir. Arap subayları taktik düzeyde ve silah teknolojisinde iyi

sayılabilecek bilgiye sahip olmakla birlikte liderlik yeteneğine sahip

değildirler.

Subaylar ile erler arasında subayın sosyal statüsünü fazlası ile vurgulamasından

kaynaklanan bir uçurum vardır ve bu uçurumu aşacak

bir astsubay sınıfının olmaması, subaylarına güvenmeyen birliklerin

muharebe stresi ile dağılmasına neden olmaktadır. Antidemokratik

bir atmosferin yaşamın bütün alanlarına taştığı bir ortamda sorumluluk

ve karar alma yeteneğinin gelişmesi anlaşılır nedenler ile Arap

yöneticilerin, özellikle de subayların arzuladığı bir husus değildir.

Müşterek harekat da Arapların güçlü bir yanı değildir. Birebir

çarpışmada İsrailli askerlerden hiç de geri olmayan Arap askeri,

topçu, hava kuvvetleri, piyade, zırhı birlikleri kapsayan müşterek

harekatı başarılı olarak gerçekleştirememektedir. Bunun üç

kültürelfsosyolojik nedeni vardır. Birincisi, Araplar aileleri dışında hiç

kimseye güvenmezler. Oysa müşterek harekat katılan unsurların kariSTiHBARAT

TEORiSi 1 89

şılıklı güvenine dayanır. İkinci neden etnik, aşiret ve mezhepsel farklılıklardır

ve bunların iktidar alanına olduğu gibi orduya yansımaları,

müşterek harekatı güçleş.tirir. Üçüncü olarak Arap yöneticiler kendi

ordularını da "böl ve yönet" ilkesi ile yönettikleri için müşterek harekatı

gerçekleştirmesi gereken birlikler birbirlerine rakip haline

gelir.

Araplarda güvenlik meseleleri bir paranoya haline gelmiştir ve bu

da bilgi akışını engelleyen bir diğer husustur. Ayrıca bu tavırla tam bir

tezat halinde birey olarak askerin veya birliğin güvenliğine karşı ciddi

bir ilgisizlik söz konusudur.l69 Özetle Arap yöneticileri Arap kültürünün

de sağladığı uygun zemini kullanarak, rakip orduları yenmek

değil, kendi halklarını kontrol etmek üzere ordularını yetiştirmektedirler.

Bu tür bir sosyolojik istihbarat çalışmasının askeri değeri Arap

ülkelerine yönelik askeri bir planlama yapacak bir ülkenin komuta

kadernesi için ortadadır.


Özellikle 2 1. yüzyılın başında uluslararası ilişkilerde dinin öneminin

arttığı düşünülür ise din ile ilgili ciddi bir temel bilgi, doğru analiz

için kaçınılmazdır.m 1970'lerin sonunda doğru bir Şia/İslam analizi

yapamayan CIA İran'da Şah'ın devrileceğini ve İslami rejimin kurulacağını

öngörememiştir. Oysa CIA'nın 19SS'de doğru bir din zeminli

analiz yaparak 1 milyona yakın Kuzey Vietnam'da yaşayan Katolik

Vietnamlı'yı Güney Vietnam'a getirerek Güney Vietnam'da rejime güç

kazandırdığı görülmüştür.

Stalin'in Rus Ortadoks kilisesine yerleştirdiği KGB ajanı rahipler

aracılığı ile Ortadoğu'ya sızma girişimleri üzerine Fener-Rum Ortadoks

Kilisesi'nin başına ABD vatandaşı olan Başpiskopos Athenogoros

Türk vatandaşı yapılarak 29 Ocak 1949'da geçirilmesi ve böylece Stalin'in stratejisine karşı Fener-Rum Ortadosk Kilisesinin kullanılması

da bir istihbarat operasyondur.173 Bu tür örnekler artırılabilir.